related Translations

• yön (n.)
  وجهة
  more ...
• gidişat (n.)
  وجهة
  more ...
• yüzüne karşı
  تِجَاهَ وَجْهَهُ
  more ...
• rota
  وَجْهَةُ السَّيْر
  more ...
• yüzü karardı
  ساء وجهه
  more ...
• kafa
  وَجْهَةُ النَّظَر
  more ...
• suratını buruşturmak
  عَبَسَ وَجْهَةُ
  more ...
• yüzünü güldürmek
  اَضْحَكَ وَجْهه
  more ...
• yüzünü buruşturmak
  جَعَّدَ وَجْهه
  more ...
• yüze gülmek
  اِبْتَسَمَ وَجْهَهُ
  more ...
• yüzü gülmek
  اِبْتَسَمَ وَجْهُهُ
  more ...
• yüzü kızarmak
  اِحْمَرَّ وَجْهَهُ
  more ...
• yüzüne gülmek
  اِبْتَسَمَ وَجْهَهُ
  more ...
• perspektif (n.)
  وجهة نظر
  more ...
• davranış (n.)
  وجهة نظر
  more ...
• tavır (n.)
  وجهة نظر
  more ...
• toplamak (v.)
  سهم وجهه
  more ...
• toplamak (v.)
  تقبض وجهه
  more ...
• tutum (n.)
  وجهة نظر
  more ...
• vakıf
  وَقْفٌ {ج أوقاف}
  more ...
• vakfetmek
  وَقَفَ {[ِ وَقْفًا]}
  more ...
• çek (n.)
  وقف
  more ...
• park etmek
  وَقَفَ {[ِوَقْفاً]}
  more ...
• duraklamak (v.)
  وقف
  more ...
• tevkif etmek
  وَقَّفَ
  more ...
• şah (n.)
  وقف
  more ...
• yükselmek (v.)
  وقف
  more ...
• hafiflemek (v.)
  وقف
  more ...
• doğmak (v.)
  وقف
  more ...
• dinmek (v.)
  وقف
  more ...

Examples

• Daha önce hiç kimse beni bu kadar aptal bir duruma düşürmemişti.
  لا أحد وقف في وجهي هكذا من قبل
• Oğluma meydan okudu ve... ...ona benim hiç yapamadığım şekilde karşı koydu.
  قام بتحدي أبني ووقف في وجهه بطريقة لم أكن قادر على فعلها
• Ve onun yüzüne vurdu.
  وقف على قدميه ولكمه في وجهه